osman guduİnşaat Sektörü Nereye Gidiyor?

Türkiye’de  son  15  yılın lokomotifi olan  inşaat sektörü son  dönemdeki gelişmelerle bu  konumunu pek  devam ettirecek gibi görünmüyor. Türkiye’de başta büyük  kentler  olmak  üzere, birçok yerleşim  alanında imar mevzuatındaki plan  değişiklikleri ve bu alanda sağlanan yeni imkânlar ile oluşan yeni yapılanmalar, inşaat sektörü içinde  yer alan  birçok  iş alanının  da  önünü  açtı.

 

Hükümet  tüm bu gelişmeleri yeni yasal  düzenlemelerle destekledi. Kentsel  dönüşüm yasası ve buna bağlı  düzenlemeler, kanun  hükmündeki kararnameler ve torba  yasalar ile tüm gidişe hız verdi. Bu aynı zamanda ülke içindeki istihdamı artırıyor, hem de  sistemi  yaşatacak enerjiyi sağlıyordu. Bu gidiş  içinde  başta yerel  yönetimler  olmak  üzere merkezi  hükümet ve  yönetimler de  nemalandığı için herkes memnundu. Plan tadilatları  ile yeni yapılanmalara ve özel imar alanlarının  oluşmasına ve hatta  kişiye özel imar imkânları bu sistemin devamının enerjisini  sağladı.

Türkiye, inşaat sektörü açısından bir dünya devi. Bu özelliği ile başta Türkî Cumhuriyetleri olmak üzere, yeni dönemde de  Afrika ülkelerinde ciddi çalışmalar yaptı. Ekonomiye  kazanç sağladı. Ancak başta Rusya  olmak üzere, son  gelişmeler Türkiye’nin bu pazardaki payını oldukça azalttı. Bununla  birlikte ülke içinde devamlı  körüklenen yap  sat  anlayışı  ile ortaya  konan  gelişmede  de  duraklama oldu.  Konut üreticilerinin  bu  çalışmaları ülke içindeki arz talep  dengesinin araştırılmasından öte sadece imar rantının çok yoğun  olduğu şehir  ve bölgelerde oluşan yapılaşmalar,  kentleri  yaşanamaz hale  getirdi.  Üretilen  ile sağlanan kazanç arasında oluşturulan kâr hatlarının  tekelleşmeler ile olağanüstü artış sağlaması, tüm yatırımcıları bu alana yöneltti. Bu sistemi  en iyi besleyen kentsel dönüşüm de,  yasal  düzenlemelerin verdiği devlet yardımları ile zirve yaptı. Bütün gidişin ortaya koyduğu ve  tartışılması  gereken birçok  acı  gerçeği olmasına rağmen; üreticinin,  arsa sahibinin, yerel  yönetimler  ve merkezi yönetimin  memnun olduğu süreç  devamını kıldı. Şimdi  bu sistemin çarkı  yavaşlamaya başladı. Tüm yastık  altı birikimleri, yabancı yatırımcılar, ihtiyaç sahipleri artık bu canavarı bekleyemez  oldu.  Türkiye’deki  son  siyasi  gelişmeler ve  çevremizdeki sıcak  savaşın verdiği  olumsuzluklar da  bu  süreçte etkili oldu. Sistemin  bu halinin vereceği tahribatı gören yönetim konut kredi faizleri ve temini konusunda yeni imkânlar yaratırken, tüm konut üreticileri de  bu düzenlemeye ayak  uydurdu. Tüm bu gelişmelere  rağmen son  iki aylık sürecin değerlendirilmesinde  konut satışlarında % 20’lere varan  düşüş engellenmedi.

osman gudu 61

İnşaat sektörüne kârlı yatırım amacı ile giren ve altyapısı  olmayan birçok müteahhitlik firmasının bu gelişmelerden olumsuz etkilenmemesi mümkün  değil.  Sat-yap anlayışının artık eskisi gibi  yürümediğini de gören bazı  firmalarda tehlike  sinyalleri vermeye başladı. Son siyasi gelişmelerin Türkiye’de konut üretiminde ciddi gücü olan firmaları bir şekilde etkilemiş olması, bu durgunluğa etki etti. Tüm bu gelişmeler nasıl bir gelecek yaratacak bilinmiyor. Zira Türkiye’deki ekonominin lokomotifi olan inşaat sektörü yorgun. İmar rantları ile sağlanan kazançlar ve payda adil değil. Bölgede devam eden savaş ve yeni siyasi gelişmeler,  aynı zamanda bu  sektörde yatırımcı olan  firmaları da derinden etkiliyor. Dövizdeki dengesiz gidiş,  üretilmeden yapsata dayalı ekonomi  neyi  nereye kadar taşıyacak. Bu hemen herkesin kafasındaki bir soru işareti. Bütün bu sıcak gelişmelere rağmen inşaat sektörünü yaşatmak ve geleceğe taşımak, aynı gemideki yolcuların her şeye rağmen karaya çıkma mücadelesi olarak devam edecek. Bölgesel gelişmeler ve arz talepteki ara açıklığının kapatılması için yapılacak yeni düzenlemeler ile bu mücadele devam edecektir. Ama  gerçek şudur ki, artık inşaat sektörünün sat-yap tarzındaki gidişi düne göre  çok değişim göstermiştir. Şimdi inşaat sektörü, kendi içinde  yaşayacağı yeni depremler ile kendisine bu  gelişmelerden  etkilenmeyecek bir zemin oluşturacak. Bu zeminde de küçük ve bu sarsıntılara dayanamayacak birçok  firma dolgu  malzemesi olarak  yer alacak. Bu bir gerçek. Bu sektördeki daralma ve Türkiye’nin ekonomik göstergesi gelecek açısından çok  olumlu  görünmüyor. Bunu şimdiden fark  eden bazı  firmalar  tekrar  var  olma  arayışlarını ülke dışında arayarak ayakta durmaya çalışıyorlar.  İç piyasada konut  üretiminde taahhütleri olan  firmaların gelecek süreci iyi okumaları  ve ona göre  yeni stratejiler  belirlemesi gerekiyor. Zira konut maliyetlerinde dışa  bağımlı malzeme alımı ile etkin olan iş kalemlerinin  artışı, arz azalması, eldeki  mevcut yapı stoklarının nakite  dönmek adına piyasaya sürülmesi, piyasaları oldukça hareketlendirecektir. Bu hareketlilik olumlu manada yorumlanmamalıdır. Tüm bu  gelişmelerin yaratacağı  panik  hali tüm sektörü olumsuz etkileyecektir. Bu aynı zamanda Türkiye içinde çok önemlidir.  Bu gelişmelerin en az zararla kapatılması bu gemide  yol alan  herkesi etkileyecektir. İnşaat sektörü kan kaybetmektedir. Bu yaranın  sağlıklı ve bilimsel tedbirlerle iyileştirilmesi gerekmektedir. İnşaat sektörü son  yıllarda Türkiye’yi tek başına taşıyan bir güç  olarak  yorulmuştur. Türkiye’nin bu gücün dışında  artık bu güce katkı koyacak yeni enerji kaynakları  yaratması gerekmektedir. Günü  kurtarma artık geleceği temin etmiyor...

Powered by OrdaSoft!