fatih anil İşletmeler Açısından Orta Gelir Tuzağı

Şirketler boyutunda orta gelir tuzağı konusuna baktığımızda sistemin, özellikle KOBİ denen küçük-orta boy işletmelerin birçoğunun belirli bir ciro büyüklüğünde yıllar itibarıyla kaldığını ve gelişemediğini görüyoruz. Özellikle aile firmalarından oluşan KOBİ’ler, belli bir büyüklüğün ötesine geçmekte zorlanıyorlar, diğer bir deyişle büyüme anlamında istenen sıçramayı gerçekleştiremiyorlar.

 

 

 

Kendi yapısı ve sektör boyutuna göre belli bir ciro ve büyüklükte takılıp sıçrama yapılarak kırılma noktasının aşılamaması birçok başlık altında toplanabilir. Sermaye yetersizliği bir tarafa bırakılırsa, yeni ürün ve yeni pazarlar geliştirecek şekilde büyüme sağlayamamak ana sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Burada özellikle nitelikli iş gücü sorunu, Ar-Ge’ye ayrılan pay, dışa açılmada yetersizlik gibi sorunlar öne çıkıyor.

Başta nitelikli iş gücü istihdam etmekte görülen isteksizlik ve maliyet öngörülen KOBİ’lerde karşılaşılan en önemli problemlerin başında geliyor. Aile işletmesi birçok işi kendi bireyleriyle çözmeye çabalıyor veya yetkin olmayan iş gücü ile yol almaya çalışıyor. Profesyonel destek almadıklarından KOBİ’lerin çok azı bir üst ciro baremine geçebiliyor. Büyük çoğunluğu kurumsallaşma ve marka oluşturma anlamında profesyonel destek almadığı için yenilikleri ve dünya pazarını takip etmekten uzak kalıyor ve hayat evresini KOBİ olarak sürdürmekten ileri gidemiyor.

KOBİ olup da daha sonra büyük ölçeğe geçen firmalara ve markalara baktığımızda nitelikli iş gücü ve ürün geliştirmeye önem verip markaya yatırım yapan kuruluşlar olduğunu görüyoruz. Burada önemli olan yöneticilerin veya kurucu ortakların vizyon ve dünya görüşleri, yenilikleri takip etmeleri, müşteri ve pazar odaklı düşünmeleri, sosyal medyaya gereken önemi vermeleri tüm bunlara bağlı olarak da inovatif düşüncenin ön plana çıktığını görüyoruz. Orta ölçekte birkaç yıl üst üste aynı ciro büyüklüğünde takılmış kalmış firmaların gerekli yatırımları yapmadığı, pazar odaklı düşünüp global ölçeği hedeflemediklerinden ancak günü kurtarmaya çabaladıklarını görüyoruz.

Ülkelerin orta gelir tuzağında olduğu gibi işletmeler de marka ve teknoloji geliştirip katma değer yaratamadıklarından, özellikle gelişmekte olan ülkelerin orta gelir tuzağına düşüldüğünde ilgili ülkelerin birçok firmasında da benzer özellikleri görüyoruz. Orta gelir tuzağını aşmış Güney Kore gibi önceleri Türkiye ile benzer yapıya sahip ülkelerin üst gelir segmentine geçmesinde, firma ve markaların desteklenmesiyle bunu başardıklarını görüyoruz. Güney Kore örneğinde olduğu gibi şirketlerin teknoloji, Ar-Ge ve marka geliştirme konuları desteklenmeli ve rekabet gücü kazanmış farklılığını göstermiş markalarla dünya pazarlarında ölçeği yakalayarak mikro ve makro anlamda üst gelir seviyesine geçme başarısını sağladığını görüyoruz.

 

fatih anil 57a

 

Powered by OrdaSoft!