Gayrimenkul Teminatları ve Yatırım Kredilerine Dikkat
Günümüzde yaşanan ekonomik problemler ve güncel gelişmeler ile ilgili sizlere buradan fikir paylaşımı yapma şansını tarafıma veren ALU&Art Dergisi İmtiyaz Sahibi Sayın Kemalettin AKSÖZ’e teşekkürlerimi sunarım.
Değerli sektör mensupları; hepimizin bildiği ve yaşadığı üzere global pazarlarda olduğu gibi ülkemizde de ciddi bir ekonomik dar boğazdan geçilmektedir. Aslında bu süreç yakın zamanda başlayan ve devam eden bir süreç değildir. Bu süreç global pazarı yönetmek isteyen ve finans sistemini elinde bulundurarak dünya ekonomisine yön vermek isteyen güçlerin uzun dönemli bir planıdır. Yapılan sosyal planlar ile toplum içerisinde çeşitli olumsuz olaylar yaratılarak tüketicilerin ve yatırımcıların psikolojisini bozarak ekonomiyi olumsuzluğa yönlendirirken, bir taraftan da ekonomik enstrümanları ellerinde bulundurarak, ekonomiyi kalbinden etkileyerek ülke bazında genel bir yönlendirmeye gitmek üzere plan yapmaktadırlar. Asıl olan ekonomiyi değil, ekonomiyi kullanarak devleti etki altında tutmak ve istenen doğrultuda hareket etmesini sağlamaktır. Özellikle ülkemizin dünya ve dünyadaki bazı güçler için önemi hepimizin bildiği önemdedir. Hükümetler istendiği şekilde yönetilemez ise ekonomi ile oynanarak, halk hareketine kadar gidebilecek birçok toplumsal olay ile karşı karşıya bırakılmak geçmişten beri bilinen yöntemdir.
Ülkemizin ekonomik ve sosyal yükseliş trendini yakaladığı son on yıldır, bu yükselişin onlar için doğurabileceği tehlikeler bariz şekilde korkutucu hal almıştır. Çeşitli finans kurumları ve onların yönlendirmeleri ile paramıza ve ekonomik ortamımıza hakim olmaya çalışır iken bir yandan da önemli şirketlerimizi ve daha da kötüsü bankalarımızı almaya başladılar. Bu alımlar özellikle bu günler için yapılan hazırlıklar arasında idi. Bu yazımızda sadece bir konudan sizlere bahsetmeyi planlıyorum. Banka sistemi ve işletmelere yapılan sabotaj ki bu nihayet hükümetimizin de en üst düzeyde dile getirdiği bir gerçektir. Olayın sürecini birlikte irdeleyelim. Batırmak istediğiniz demeyeceğim, gelişmesinden rahatsız olduğunuz bir ekonomiye bankalar kanalı ile ne yapabilirsiniz? Öncelikle yükselme trendini yakalayan kendisine pazar ve satış kanalı bulan buna dayalı olarak imalatını artırmaya çalışan bir işletmenin en büyük eksiği yatırım finansmanıdır. Çünkü hiçbir işletme sahibi pazarı, kârlılığı bulduğunda bunu zamana yaymaya veya ertelemeye çalışmaz. Tam tersi anı değerlendirmek ister. Bu durumda acilen kapasite artırarak mevcut iş potansiyelini sonuna kadar değerlendirmek gerekir. İşte tam bu noktada işletme sahibine herkesten daha yakın ve yardımcı pozisyonda bankalar devreye girer. “Her zaman yanınızdayız, siz bizim için önemlisiniz, birlikte büyüyeceğiz, sonuna kadar sizinleyiz, şimdilik ufak destekler verelim, kolaylık sağlayalım” söylemleri ile önce işletmelere sızma hareketi yaparak sonrasında, “Bak müşterin var, üretimin artması lazım, büyümenin tam zamanı vb.” sözler ile küçük kredi teklifleri fakat “ileride kullanmanız gerekirse şimdiden yapmış olalım diye” kullandırılacağından büyük teminatlar alınmıştır. İşte ilk gol burada atılıyor. “Sonradan lazım olur diye alınan yüksek teminat rakamları” bu çok ciddi bir el kol bağlama sürecinin başı. Burada teminata alı nacak gayrimenkul analizi süreci de çok ilginç. Öncelikle bir uzman çalışması şeklinde, ancak bu uzman sistemi çok yanlı ve bağlayıcı. Eksperi yollayan banka uzman ile arasında bir ticari ilişki var. Yani o uzman firmanın sürekli müşterisi ve eksperin raporu ile kullandırdığı kredi tahsilatında banka zarar ederse bu uzman ile tüm ilişkisini kesiyor bu da eksper için müşteri kaybı. Bu korku ile uzman zaten başlangıçta risk almamak adına % 40’lar civarında düşük fiyatlama yapıyor. Bu bankanın tutumu ve risk azaltması ile % 50’lere varıyor. Şunu demek istiyoruz; bugün zordaki birçok firmanın kendisine kaynak yaratacak mal varlığı varken, bankalar teminatları yarı değerine bloke ederek işletmenin göz göre göre bitmesine neden olmaktadır.
Bu tamamen bir finansal oyundur. Özellikle gayrimenkul teminatları ile verilen yatırım kredileri son zamanlarda çok sayıda firmayı önce çalışamaz duruma getirip ardından haraç mezat satılmasına ve satılan bu gayrimenkullerinde kira geliri, tefeci vb. sistemlerin eline geçmesine neden olmaktadır. Bu sanayi yani üreten kuruluşların sonu demektir. Üreten kurumları duran bir devletin ekonomisinde iyileşme beklemek ise mümkün değildir. Birçok imalatçı firmada yaptığımız piyasa gözlemi bizi bu noktaya getirmiştir. Birtakım devlet bankaları da aynı sistemin içinde genel ağırlığı yabancıların elinde olan ülkemiz bankacılık sistemine uyum sağlayarak aynı davranış içerisinde devam etmektedir. Hükümetimizin yapacağı ve bence ilk sinyallerini verdiği bu durum, aslında finansman kaynağı yaratacak ve pi yasayı içerisinde bulunduğu nakit darlığından belki de büyük oranda çıkaracak bir çalışma olacaktır. Devletimizin ülkenin kan damarı olan sanayicimizin önünü açarak bu dolaşımın devamını sağlaması çok önemlidir. Bu konuyu devletten başka çözebilecek merci yoktur. Sanayici kredi geri ödemesinden fazla bu teminat karşılıklarından köşeye sıkışmış haldedir. Teknik olarak konuyu çok daha uzun ve teknik analizler ile yapmak mümkün olduğu halde ben hepimizin anlayacağı ve yaşadığı şekilde aktarmak istedim. Burada meslek örgütlerimize de çok önemli sorumluluklar düşmektedir.
İşlerinizde başarılar dilerim.